• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • Resmi Reklamlar
  • GÜNDEM
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • 3. SAYFA
  • MAGAZİN
  • SAĞLIK
  • SİYASET
  • KÜLTÜR SANAT SPOR TEKNOLOJİ OTOMOBİL GENEL REKLAM
  • Ara
SON DAKİKA:
15:29
FETÖ’nün Ürgüp İlçe Sorumlusu Kayseri’de Yakalandı
15:21
Birçok Sektöre Yıllık Yetki Belgesi Harcı Zorunluluğu
13:12
Atatürk’ün Kayseri’ye Gelişinin 106. Yılı Kutlandı
12:51
Valiler Kararnamesi Ocak Ayında Yürürlüğe Girecek
12:44
Soylu’dan Mehmet Akif Ersoy İddialarına Sert Yanıt
12:36
Suudi Arabistan’da Sürpriz Kar: Tebük Beyaza Büründü
12:20
Türk Dünyası Turizm Başkenti Anahtarı Ankara’ya Devredildi
12:07
Burhanettin Duran Dezenformasyon Forumu’nda Mesaj Verdi
11:55
32 İlde DEAŞ Operasyonu: 170 Şüpheli Gözaltında
11:47
Deprem Bölgesine Dış Finansman Rekoru: 8,4 Milyar Dolar
11:30
Bakan Kaçır ve NASA Başkan Yardımcısı Swails Bir Araya Geldi
11:25
Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Ödülleri Sahiplerini Buldu
10:45
AK Parti Kayseri'de Yoğun Ziyaret Trafiği
10:34
1 Gram Altın 6 000 TL Seviyesine Yaklaştı
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
  1. Haberler
  2. GENEL
  3. Cumhuriyet'in diplomasiyle kazandığı zafer: Hatay
GENEL
Yayınlanma: 25 Ekim 2023 - 16:37
Güncelleme: 25 Ekim 2023 - 16:37

Cumhuriyet'in diplomasiyle kazandığı zafer: Hatay

Misakımilli sınırlarındaki Hatay, İkinci Dünya Savaşı öncesi dönemin sağladığı ortam ve Türkiye Cumhuriyeti'nin adım adım sürdürdüğü güçlü diplomasiyle 7 Temmuz 1939'da Türkiye'ye dahil oldu.

GENEL
25 Ekim 2023 - 16:37
Güncelleme: 25 Ekim 2023 - 16:37
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Cumhuriyet'in diplomasiyle kazandığı zafer: Hatay
Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü dolayısıyla hazırladığı dosya haberler kapsamında bu haberde, Hatay'ın Türkiye'ye katılması sürecine ilişkin bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Hatay meselesine bakışı uzmanların görüşlerinden yararlanılarak derlendi.

 

İngilizler, Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'nın ardından imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması hükümlerini ileri sürerek 25 Kasım 1918'de o dönemki ismi ile İskenderun Sancağı'na asker çıkardı.

Antakya ve çevresini işgal eden ve kentte yaklaşık bir hafta kalan İngiliz birliklerinin 7 Aralık 1918'de bölgeden çekilmesiyle onların yerini Antakya'ya giren Fransız askerleri aldı.

Misakımilli sınırlarında olmasına rağmen Hatay, 20 Ekim 1921'de Fransa'yla imzalanan Ankara Anlaşması sonucunda, Dörtyol ve Hassa hariç, özel bir statüyle Fransız mandası yönetiminde kalan Suriye topraklarına dahil edilerek Türkiye sınırlarının dışında kaldı.

AA muhabirine konuşan Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde görev alan Prof. Dr. Ercan Karakoç, o dönemki Türk Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Tengirşenk'in anlaşmaya 7. maddeyi eklettiğini ve buna göre Hatay'da özel bir yönetim tesis edilerek Türkçenin de resmi dil hüviyetinde olduğunu aktararak "Türk vatandaşları kültürlerini ve dillerini geliştirme noktasında da teşkilatlanabilecekler diye madde koyduruyorlar. Bu madde önemli çünkü Türkiye 1936'dan itibaren bu maddeyi kullanarak Fransa'ya nota vermeye başlıyor. Fransa'ya sağladığınız bağımsızlık bu anlaşmaya göre buradaki Türklere de sağlanmalı manasında bunu kullanacak. Tengirşenk'in anlaşmaya bu maddeye ekletmesi önemli." diye konuştu.

24 Temmuz 1923'te Lozan Barış Antlaşması ile bağımsızlığını dünyaya duyuran Türkiye, Hatay konusunda Lozan'da da tam hedefine ulaşamadı.

Değişen dünya dengesinde Hatay meselesi

1936'da Fransa'nın 3 yıl içinde Suriye'ye bağımsızlığını vereceğini bildirmesi üzerine Hatay, Türk dış politikasının temel gündem maddelerinden birisi haline geldi.

AA'ya konuşan Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinden Doç. Dr. Mahmut Bolat da Fransa'nın 1936'da Suriye ve Lübnan'a bağımsızlık verme kararı almasına değinerek Hatay'ın ve oradaki Türklerin geleceğinin gündeme geldiğini ifade etti.

Bolat, bu sürece ilişkin, "Mustafa Kemal Paşa, gerçek anlamda burada diplomatik, güzel bir yol izlemiş. Suriye ve Lübnan'a verilen bağımsızlığı Hatay toprakları için de istemiş. Toprak isteyerek değil, Suriye ve Lübnan'a sağlanan bağımsızlığı Hatay için de isteyerek diplomatik yollarla meseleyi çözmeye çalışmış. İlk önce Hatay'ı bağımsızlığına kavuşturmak ve daha sonrasında Türk topraklarına yeniden katmak şeklinde iki aşamalı bir plan izlemiştir." şeklinde konuştu.

İkinci Dünya Savaşı öncesinde oluşan siyasi konjonktürün çok etkili olduğuna işaret eden Bolat, "Türkiye'nin dostluğu aranılan bir dostluk, ittifakı aranılan bir ittifak haline gelmiş. İngiltere ve Fransa, Türkiye'yi yanına çekmek istiyor." dedi.

Karakoç da Türkiye'nin diplomasiyi kullanıp gerektiğinde askeri gücü de kullanmaktan çekinmeyeceğini gösterdiğini ve Hatay için de kurşun atmadan diplomasiyle meselenin neticelendiğini vurgulayarak şöyle devam etti:

"Buradaki temel, Türkiye'nin elini kolaylaştıran unsur ise Almanya'nın Avrupa'da tekrar barışı bozacağının anlaşılması, İtalya'nın Almanya'yla hareket edip dünyayı yeni bir savaşa doğru sürükleyeceğinin hissedilmesi. Bunlar Türkiye'nin elini kolaylaştırıyor. Hem İngiltere hem Fransa için bir tercih yapma noktasına getiriyor. Türkiye'yi haklı olduğu davalarında yalnız mı bırakmalıyız, Almanya'ya doğru yönelebilir diye düşünüyorlar. Türkiye'nin taleplerini kabul edip ittifak yapmasını mı isteriz noktasında hareket ediyorlar. Türkiye'nin isteklerini kabul ediyorlar. Türkiye de savaş başlamadan önce İngiltere ve Fransa'yla ittifak anlaşması imzalayacaktır."

Hatay'ın "bağımsızlık" süreci

Hatay'ın Türkiye'ye katılması sürecinde diplomatik olarak en çok zorlanılan noktanın Fransa'nın süreci yavaşlatması olduğuna işaret eden Karakoç, bunun için Fransa'nın konuyu Milletler Cemiyetine havale ettiğini aktardığını, Fransa'nın Hatay'ın Suriye'nin içinde bir ayrı yapı olarak kalmasını istediğini ancak Türkiye'nin adım adım diplomasiyi kullandığı dile getirdi.

Aralık 1936'da Cenevre'de müzakerelerin başlaması ve gözlemci heyetinin Hatay'daki incelemeleri meselenin uluslararası kamuoyunda da gündem maddelerinden biri olmasını sağladı.

Türkiye, Hatay'ın "bağımsızlığı" için Milletler Cemiyetine başvururken Fransa'nın direnmesine rağmen, Türkiye'nin yoğun girişimleri sonucunda 27 Ocak 1937'de ileride Hatay'ın ana vatanı ile birleşmesinin yolunu da açacak olan ve Hatay'ı "ayrı bir varlık" olarak kabul eden "Sandler Raporu" ile taraflar prensip anlaşmasına vardı.

İlerleyen süreçte 2 Eylül 1938'de "Hatay Devleti" kuruldu ve Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra Hatay'ın işgaliyle bölgede Fransızlara karşı başlayan silahlı direniş hareketinin örgütlenmesinde önemli rol oynayan Tayfur Sökmen, devletin ilk Cumhurbaşkanı oldu.

Hatay'ın ayrı bir devlet olarak bağımsızlığını ilan ettiği dönemde doktor Abdurrahman Melek'in de kurulan devletin Başbakanı olarak görev aldığını anımsatan Karakoç, bu isimlerin Hatay'ın Türkiye'ye ilhak olacağı dönemde Türk milletvekili olarak seçileceklerini söyledi.

Karakoç, süreç içerisinde önde gelen isimlerden birinin de ileride Dışişleri Bakanı olan Feridun Cemal Erkin olduğunu ve Hatay karışmaya başladığı zaman buraya giderek bir rapor hazırlayıp Atatürk'e sunduğunu aktaran Karakoç, "Bu rapordan sonra Atatürk, biz Hatay'da genişletilmiş özerkliğe doğru çalışma yapıyorduk ama bu rapordan sonra Hatay'ı ilhak etmeye yönelik politika geliştirmeliyiz diyor. Erkin, Beyrut Başkonsolosu olarak anılarında bunu söylüyor." dedi.

Hatay'ın Türkiye'ye ilhakı

Türkiye ile Fransa arasında 23 Haziran 1939'da imzalanan "Türkiye ile Suriye Arasındaki Toprak Sorunlarının Kesin Çözümüne İlişkin Anlaşma" ile Türkiye-Suriye sınırı Hatay'ın Türkiye sınırları içinde kalacak şekilde çizildi.

Hatay Millet Meclisinin oy birliği ile aldığı karar doğrultusunda da Hatay, 29 Haziran 1939'da ana vatanı Türkiye'ye katılma kararı aldı.

TBMM tarafından, 7 Temmuz 1939'da çıkarılan "Hatay Vilayeti Kurulmasına Dair Kanun" ile merkezi Antakya olmak üzere Hatay vilayeti kuruldu.

Atatürk'ün Hatay'a gösterdiği önem

Hatay halkı işgal sürecinde Türkiye'den "kopuk" yaşamayı kabul etmezken, Mustafa Kemal Atatürk 15 Mart 1923'teki Adana gezisinde Hataylıların kendisini karşılamasından sonra tarihe sözlerini şöyle kaydetti: "Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz!"

Hatay'ı "şahsi davası" olarak niteleyen ve Hatay meselesine çok önem veren Atatürk, zorunluluk halinde Hatay için elinden gelen her şeyi yapacağını ise şu sözlerle duyurdu:

"(Silahlı bir hareket gerekirse) Böyle bir durumda derhal devlet reisliğinden, hatta mebusluktan istifa edeceğim, serbest bir Türk vatandaşı olarak bu işte çalışan arkadaşlarla beraber Hatay topraklarına geçeceğim. Oradaki mücahitlerle ve ana vatandan kaçıp bize katılacağından şüphe etmediğim kuvvetlerle meseleyi yerinde ve içten halletmeye çalışacağım."

Atatürk, 1 Kasım 1936'daki meclis açılış konuşmasında, "Milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük bir mesele, hakiki sahibi öz Türk olan İskenderun, Antakya ve havalisinin mukadderatıdır. Bunun üzerinde ciddiyet ve katiyetle durmaya mecburuz." ifadelerini kullandı.

Karakoç, süreçte Atatürk'ün de etkili olduğuna ve Atatürk'ün Hatay davasının "şahsi bir unsur" olarak gördüğünü beyan ettiğine dikkati çekerek "En önemlisi daha 1938'de hasta olduğu dönemde herkesin, doktorlarının ısrarla dinlenmesini tavsiye ettiği bir dönemde Mersin ve Adana'ya geçmesi. Sürekli ayakta bulunarak sağlığından fedakarlıkta bulunuyor. Atatürk'ün Hatay'ı şahsi meselesi olarak görmesinden dolayı meselesinin çözümünde başrol oynadığını rahatlıkla söyleyebiliriz." dedi.

Bolat da bu süreçte Atatürk'ün hastalığının ve "artık bir şey yapamayacağı algısının" uluslararası medyada da yayıldığını ve Hatay meselesinin çözümünün engellemesi ihtimaline karşın Mustafa Kemal Paşa'nın hastalığına rağmen 19 Mayıs 1938'deki törenlerden sonra güneye gittiğini anlatarak "Doktorlar çok ciddi hayati risk taşıdığını ve böyle bir geziye çıkmasının hayatını riske edeceğini söylemesine rağmen bu geziye çıkıyor çünkü bu meseleyi şahsi meselesi olarak sahiplenmiş, her şeyi göze almış. Ki biz Hataylılar da onun için Mustafa Kemal Paşa'ya 'Hatay şehidi' diyoruz çünkü bu geziden sonra hastalığı ağırlaşmış, sonrasında vefat ediyor." diye konuştu.

Hatay'ın Türkiye'ye dahil edilmesine tepkiler

Karakoç, Hatay'ın Türkiye'ye ilhak olmasına diğer ülkelerin verdiği tepkilere ilişkin Suriye'nin bağımsız bir devlet olduğunda Fransa kontrolündeki Hatay'ı kendi toprağı olarak gördüğünü belirterek ilk başlarda Suriye'den olumsuz açıklamaların olduğunu anlattı.

O dönemin Başbakanı İsmet İnönü'nün konuya ilişkin beyanlarından bahseden Karakoç, "(İnönü) 'Bu toprağı Ankara Anlaşması'yla Fransa'ya biz bırakmıştık, Suriye'ye vermedik. Dolaysıyla Hatay'la ilgili haklı taleplerimizi Fransa'dan istiyoruz. Muhatabımız Fransa. Suriyeliler bağımsızlıklarını kazanmak üzere olduğu bir dönemde Türkiye'nin dostluğunu tercih etmeli, düşmanlığını değil. Bu iki devletin de hayrına olur.' diyor. Beyrut'ta gösteriler oluyor, Türk konsolosluğuna gelen ve Türkiye'yi tebrik eden Araplar var. Bu manada Suriye ve Lübnan'la Türkiye'nin bir tarafta aleyhine açıklamalar olsa da Lübnan'da vatandaşlar konsolosluğa gelerek memnuniyetlerini beyan ediyorlar." diye konuştu.

 

Muhabir: Gökhan Çeliker,Tuğba Altun


AA

 

Bu haber 225 defa okunmuştur.
  • YORUMLAR
  • FACEBOOK
adlı kullanıcıya cevap x
Son Haberler
Kamu İhale Mevzuatı Eğitimi
Kamu İhale Mevzuatı Eğitimi
295 Milyon Tl'lik Ulaşım Projesine Yakın Takip
295 Milyon Tl'lik Ulaşım Projesine Yakın Takip
Güçlü Türkiye'nin Temeli Donanımlı Gençlikti
Güçlü Türkiye'nin Temeli Donanımlı Gençlikti
FETÖ’nün Ürgüp İlçe Sorumlusu Kayseri’de Yakalandı
FETÖ’nün Ürgüp İlçe Sorumlusu Kayseri’de Yakalandı
Kumsmall AVM’de Kitap Fuarı Başladı: Kültür Haftası Başlıyor
Kumsmall AVM’de Kitap Fuarı Başladı: Kültür Haftası Başlıyor
Aboubakar, Avrupa'da Oktay Derelioğlu'nun 25 yıllık rekorunun peşinde
Aboubakar, Avrupa'da Oktay Derelioğlu'nun 25 yıllık rekorunun peşinde

Ana Sayfa
Resmi Reklamlar
GÜNDEM
EKONOMİ
DÜNYA
EĞİTİM
3. SAYFA
MAGAZİN
SAĞLIK
SİYASET
KÜLTÜR SANAT
SPOR
TEKNOLOJİ
OTOMOBİL
GENEL
REKLAM
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • GENEL
  • GÜNDEM
  • KÜLTÜR SANAT
  • OTOMOBİL
  • SAĞLIK
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.