Bismillah...
Hayatımızda bazen içinden çıkılmaz gibi görünen durumlar yaşarız.
Planlar yapar, hayaller kurar, yollar çizeriz.
Ama hiç ummadığımız bir anda, sanki görünmez bir el devreye girer ve her şey bambaşka bir yöne evrilir.
İşte bu anlarda insan acizliğini, sınırlılığını ve her şeyin tek bir kudretin elinde olduğunu daha derinden hisseder.
Çünkü “O, bir şeyi dilediği zaman, ona sadece ‘Ol!’ der, o da oluverir.” (Yasin, 82)
Allah’ın dilemesiyle gerçekleşen her şey, kulların planlarından çok daha mükemmeldir.
Bizim sınırlı aklımızla anlamakta zorlandığımız hikmet, O’nun ilminde apaçık bir gerçektir.
Nitekim Allah şöyle buyurur: “Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde ise hayır olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 216)
Kimi zaman karşımıza çıkan zorluklar, sabrımızı ve tevekkülümüzü sınar.
Ancak unutmamak gerekir ki Allah’ın takdiri her zaman kullarının hayrına işlemektedir.
Bir musibetle karşılaştığımızda kalbimizi ferahlatan şu ayeti hatırlamak gerekir: “Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken siz onu hoş görmezsiniz. Olur ki, bir şey sizin için kötü iken siz onu seversiniz.” (Bakara, 216)
Kulun görevi, hikmeti görmekten çok, teslim olmaktır.
Zira hikmet, Allah’a aittir. “De ki: Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah’tan başka kim var?” (Müminun, 88)
Ayet bize hatırlatır ki, yeryüzündeki her şey O’nun dilemesiyle şekillenir.
İnsan, bu düzenin bir parçasıdır ve bu düzeni değiştirmeye ne gücü ne de bilgisi yeter.
Allah her şeyi, kullarının en büyük faydasını gözeterek takdir eder.
Bu yüzden bazen dualarımız hemen kabul olmaz ya da istediğimiz sonuçları hemen göremeyiz.
Fakat bu, Allah’ın bizi unuttuğu anlamına gelmez.
Aksine, O bizler için en hayırlı olanı saklı tutar.
Rabbimiz buyuruyor: “Belki de hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlıdır. Ve belki sevdiğiniz bir şey sizin için kötüdür.” (Bakara, 216)
Bütün bu hakikatler ışığında, kalbimizi her an Allah’a bağlamalı, teslimiyet ve tevekkül içinde bir hayat sürmeliyiz.
Çünkü O, kullarına şah damarından daha yakındır: “Andolsun ki insanı biz yarattık ve nefsinin ona fısıldadıklarını biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf, 16)
Bu dünya, Allah’ın takdir ettiği düzenin bir yansımasıdır.
Bizler bu düzenin sadece küçük bir parçasıyız.
Hayatın içindeki her sınav, her güzellik ve her kayıp, Allah’ın muradıdır.
O nasıl olmasını istiyorsa, her şey tam da öyle olur.
Ve kul için en hayırlısı, O’nun hükmüne teslim olmaktır.
Velhasıl, Allah’a teslim olan bir kalp için hiçbir musibet dayanılmaz değildir.
Çünkü O’nun rahmeti ve sevgisi her şeyin üzerindedir: “Rahmetim her şeyi kuşatmıştır.” (Araf, 156)
Bu yüzden, başımıza ne gelirse gelsin şunu hep hatırlayalım: Allah her şeyi bilir, biz bilemeyiz. Bizim dualarımız, çabalarımız, niyetlerimiz O’na ulaşır; ama nihayetinde hüküm yalnızca O’na aittir. Ve hüküm O’na aitse, her şey tam da olması gerektiği gibidir.
Allah bizleri her daim razı olduğu kullarından eylesin. Her durumda kalbimize sabır, dilimize şükür, gönlümüze huzur versin. Çünkü O, dilediğini dilediği şekilde yaratandır.
“Deki: Allah dilerse ben size fayda ya da zarar vermeye gücü yeten biri değilim. Her iş, Allah’a aittir.” (Yunus, 49)
Selam ve dua ile...