Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'si, tam 12 seçim boyunca halkın güvenini sarsmaktan başka bir şey başaramamış bir liderin hüsran dolu serüveni. Parti, sanki bir kazanın ardından bir zafer geleceği gibi döngüsel bir felakete sürükleniyor. Ancak gerçek, bu parti içindeki "değişim" naralarının sadece boş bir gösteriden ibaret olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
"Ben hariç herkes değiştirilmeli" palavrası, artık "iktidar olacağız masalının" ötesine geçemeyen bir figür olan Kılıçdaroğlu'nun gerçek yüzünü gizlemek için kullandığı bir kalkandır. Parti meclisinde yapılan kozmetik değişiklikler, sadece aynı melodiyi farklı çalgılarla çalmaktan ibaret. CHP'nin içindeki değişim talepleri ise, sadece kısık seslerden öte gidemeyen korkak figürlerin çırpınışlarıdır.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun adının Genel Başkanlık için geçmesi ise, sanki bir siyasi trajedinin bir sahnesi gibi duruyor. Kendisi, sadece kendi koltuğunu düşünen, gerçek liderlik vasıflarından yoksun bir politikacı olarak ortaya çıkıyor. Ülkenin gerçek sorunlarına çözüm getirebilecek yeteneklerden uzak, sadece popülist hamlelerin peşinden sürüklenen bir figür.
CHP'nin içindeki cesur yürekler, değişim talebini dile getirecekleri yerde sadece karanlık köşelerde saklanmayı tercih ediyorlar. CHP Grup Başkanı Özgür Özel gibi figürler, sadece Kılıçdaroğlu'nun gölgesi altında hayatta kalmanın peşinde. Özgür Özel'in koltukları döndüren Kılıçdaroğlu'nun çocuğu gibi sadece kendisini düşündüğü açıkça görülüyor.
Bu içler acısı durum, iktidar partisinin hatalarının görünmemesini daha da kolaylaştırıyor. Ana muhalefet partisinin böylesine etkisiz bir hale gelmesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dahi muhalefetin eksikliğinden yakındığına (kendi içinde) eminim. Bu durum, iktidarın ekonomide yaptığı ani döüş ve yaptığı büyük hataları bile gizlemeye yetiyor. Türkiye'nin gerçek sorunlarına çözüm getirebilecek bir muhalefetin eksikliği, iktidar partisinin de rahatlıkla hatalarının sürmesine zemin hazırlıyor.
Sonuç olarak, 12 seçim boyunca halkın güvenini sarsmış, liderlik vasıflarından yoksun bir figürün CHP'si, sadece siyasi döngüdeki bir figüran olarak kalıyor. Değişim vaat etmek yerine, sadece aynı oyuna devam etmek, Türkiye'nin gerçek sorunlarına çözüm getirmek yerine sadece koltukların dansını izlemek demektir. Bu içler acısı durum, iktidar partisinin hatalarını daha da büyüterek ülkenin geleceğini karartmaya devam ediyor.