Köşe yazılarımı daha düzenli yazmak istiyorum ama ne yalan söyleyeyim, hayatın koşturması içinde bu düzeni kurmak hiç kolay olmuyor.
Aslında mesele tembellik ya da isteksizlik değil.
Mesele, her şeye aynı anda yetişmeye çalışmak.
Evet… Aynı anda birden fazla işe “başladım” demiyorum, bildiğin “start” verdim.
Ve her biri kendi başına dikkat isteyen, zaman isteyen işler.
Derken arada kalıyor bazı şeyler.
Yazmak da onlardan biri.
İçimde hep bir yazma arzusu var ama kalem (ya da klavye diyelim artık) elimdeyken başka işlerin sesi geliyor kulağıma.
Bir de şu meşhur “hayır diyememe” meselesi…
Hâlâ öğrenemedim.
Biri geliyor, “Yardım eder misin?” diyor…
İçimden bazen “Yetişemem ki” desem de dilim “Tabii” diyor.
Kalbim çoktan o işe niyet etmiş oluyor bile.
Bunu en çok rahmetli babamda görürdüm.
Her işini bırakır, yardıma koşardı.
Tanısa da koşardı, tanımasa da.
Hatta bir keresinde gözümle gördüm, Şahsi aracının üzerine bir otobüs durağı bağlamış, götürüyor.
Hayırdır? dedim. “Bir köyün girişine monte edilecekmiş” dedi.
Belediyenin deposundan almışlar, özel izinle tabii…
Ama yine de sormadan edemedim,
“Yahu babacığım, belediyenin aracı yok mu? Ya biri bunu farklı bir şekilde fotoğraflasa, sosyal medyada paylaşılsa? Başımıza iş açılır vallahi…”
Cevap basitti..“O köye lazım, ben götürürüm.”
İşte böyleydi…
Yardım etmek onun için bir sorumluluk değil, bir refleks gibiydi.
Hesap kitap yok, sadece “bir el uzatmak” vardı.
Şimdi dönüp kendime baktığımda görüyorum ki aynı huy bizde de var.
Belli ki genetik.
Ama konuyu dağıtmayayım.
Aslında bugün “yardımseverlik” değil, geç kalınmış tanışmalar üzerine birkaç kelâm etmek istiyorum.
Bazı insanlar vardır, tanıştıktan sonra “Keşke daha önce tanısaymışım” dersin.
Öyle çok değildir bu insanlar ama hayatına iz bırakırlar.
Ve bu izler, öyle büyük büyük sözlerle değil, küçük davranışlarla kazınır hafızana.
İşte bugün bu köşede o isimlerden birini ağırlamak istiyorum..
Nedim Bahar.
Nowotel’in Genel Müdürü.
Ama bir unvandan ibaret değil O.
Daha fazlası.
Gerçekten çok daha fazlası.
Kendisiyle ilk kez Kayseri Turizm İşletmecileri Derneği’ne katıldığım gün tanıştım.
Çok uzun konuşamadık o ilk gün.
Ama insana dair ilk izlenim, bazen saatlerce süren sohbetten daha kalıcı oluyor ya…
İşte öyle bir tanışmaydı bizimkisi.
Zaman içinde, bazen toplantılarda, bazen Otel’e yaptığımız kısa ziyaretlerde daha yakından tanıma fırsatı buldum Nedim Bey’i.
Her görüşmede aynı tevazu, aynı içtenlik.
Otel’deki personeliyle olan ilişkisine hayran kaldım mesela.
Ne zaman görsem, herkesle bir göz teması, bir selam, bir hâl hatır…
Hani derler ya, “İyi yönetici olmak, önce iyi insan olmaktan geçer.”
İşte Nedim Bahar buna en güzel örneklerden biri.
Kendi alanında bilgili, deneyimli…
Ama bunu göze sokmadan, insanın yüzüne “Ben bilirim” diye bakmadan taşıyor.
Bilgiyi paylaşmayı seviyor.
Kibirli değil, öğretici.
Konuşurken üstten bakmıyor, aksine yanında duruyor insanın.
Dinlemeyi biliyor, bunu özellikle vurgulamak isterim.
Çünkü günümüzde dinlemeyi bilen insan sayısı azaldı.
Herkes konuşuyor ama az insan gerçekten dinliyor.
Bir gün şöyle dedim içimden..
“Bu abiden çok şey öğrenilir… Gerçekten çok şey.”
Ama işte…
O fırsatı kendime tanıyamadım.
Zaman bulup, gidip, uzun uzun sohbet edemedik.
Halbuki belli; hem anlatmayı seviyor hem dinlemeyi.
Sohbeti koyu, sohbeti dolu bir adam.
Bir seferinde çay içerken konu Fenerbahçe’ye geldi.
Meğer o da Fenerbahçeliymiş.
Dedim ki.. “Her Fenerbahçeli Atatürkçü olur.”
Gülümsedi, “Aynen…” dedi, “Katılıyorum.”
Bu küçücük cümlede bile bir fikir birliği, bir gönül yakınlığı oldu.
Sadece takımdaşlık değil mesele.
Hayata benzer pencerelerden bakmak…
Meselelere yaklaşım biçimi…
Sorumluluk hissi…
Duruşu…
Sessiz sakin ama yeri geldiğinde kararlı oluşu…
Evet, geç kalınmış bir tanışma bu.
Ama bazen geç tanışmalar da zamanında gelir.
Bugün buraya, bu köşeye, Nedim Bahar ismini yazmak istedim.
Çünkü hayatımızda iz bırakan insanların adını, zaman geçmeden söylemek gerekir.
Biz bazen fark ettiğimiz insanları yıllar sonra anlatırız ama o zaman çok geçtir.
Ben bu kez geç kalmak istemedim.
İnşallah ilerleyen günlerde daha sık bir araya gelir, o kıymetli sohbetlere daha fazla zaman ayırabilirim.
Çünkü Nedim Bahar gibi insanlardan öğrenecek çok şeyimiz var.
Ve şunu da unutmayalım..
Bazı insanlar vardır; tanıdığında bile geç kalmış hissedersin. Ama tanımış olmak, her şeydir.