Adını yeni duymuş olabilirim ama aslında yıllardır gözümün önündeymiş.
Şehrin tam ortasında, insanın gözüne çarpmadan durabilecek kadar alışılmış, ama dikkatle bakınca ne kadar eskimiş olduğu fark edilen bir yapı.
1980’li yıllarda, Melikgazi Belediyesi tarafından geçici olarak yapılmış.
O dönem Kapalı Çarşı’daki tadilat sırasında esnaf mağdur olmasın diye düşünülmüş ve hızlıca inşa edilmiş.
Gayet yerinde bir çözümmüş o zamanlar için…
Ama aradan 30 yılı aşkın zaman geçti.
“Geçici” olan bu yapı, bugün artık yorgun ve riskli bir çehreye bürünmüş durumda.
Bu şehirde yaşayan biri olarak söylüyorum...
Bu görüntü artık bu şehre yakışmıyor.
Camii Kebir’in hemen birkaç adım ötesinde, tarihi dokunun tam kalbinde… Oraya yakışan bir şey değil bu.
Hele ki çevresi günbegün yenilenirken, oranın böylece kalması sadece görüntü değil, güvenlik açısından da ciddi bir sıkıntı.
İçeride onlarca küçük işletme, dükkan, daracık geçişler, üst üste yığılmış malzemeler…
Allah korusun bir yangın çıksa, içeridekiler nasıl tahliye edilecek?
Hangi itfaiye aracı oraya müdahale edebilecek?
Bu, artık sadece estetik bir mesele değil.
Bu, göz göre göre ertelenen bir risk meselesi.
Buradan ses vermek istedim.
Belki karşılık bulur.
Melikgazi Belediyesi'nin vizyonunu yansıtan çok güzel projelere tanık olduk.
Örneğin Çarşı Melikgazi...
Akıllı çarşı konseptiyle, şehrin ticaretine çağdaş bir soluk getirecek bir yapı yükseliyor.
Modern, planlı, ferah...
Esnaf için de vatandaş için de düşünülmüş.
O projeye bakınca insan şunu hissediyor..
"Demek ki istenince böyle de olabiliyormuş"
Güven Çarşısı ile doğrudan bir bağı yok belki o projenin.
Ama işte tam da bu yüzden o iki görüntü arasındaki fark gözümüze çarpıyor.
Bir yanda geleceği şekillendiren projeler, öbür yanda geçmişte “geçici” diye yapılmış ama artık yorulmuş yapılar…
Başkan Mustafa Palancıoğlu, Dedeman Ortaokulu’nun yerine yaptığı büyük yeşil alanla gösterdi zaten meselelere sadece ticari değil, şehir vizyonuyla baktığını.
O cesur kararı birçok kişi gibi ben de takdir ettim.
O park, şehrin tam ortasına konulmuş bir nefes gibiydi.
İşte şimdi aynı vizyonu, aynı cesareti Güven Çarşısı için de bekliyoruz.
O alan tarihi kimliğe uygun şekilde yeniden değerlendirilmeli.
Sadece görüntü açısından değil, güvenlik açısından da artık bu yükün taşınmaması gerekiyor.
Esnafa uygun çözümler sunulsun, elbette mağdur edilmesin ama bu yapı daha fazla ertelenmesin.
Çünkü artık zamanı geçti.
Görevini tamamladı.
Misyonu bitti.
Başkan, o alanı yeni bir hikâyeye dönüştürürse, bu şehir bir kez daha derin bir nefes alır.
Ve biz de, “Gözümüzün önündeydi ama sonunda fark edildi” deriz.