Bazen bir insan tanırsınız, öyle biri olur ki yaptığı her iş, attığı her adım bir hikâyeye dönüşür.
O insanın derdi vardır; yüreğinde bir sızı, gözlerinde bir umut…
Onunla konuştuğunuzda cümlelerinin arasında iyiliğin, merhametin ve samimiyetin izlerini görürsünüz.
İşte Kocasinan İlçe Müftüsü Halil Uzun tam olarak böyle biri…
Ramazan ayı boyunca Kocasinan Müftülüğü ve Türkiye Diyanet Vakfı Kocasinan Şubesi öncülüğünde yürütülen “1001 Kart Kampanyası” ve “İyilik Kervanı Projesi” ile binlerce haneye ulaşmaya gayret etti.
Bir kere değil, iki kere değil, tam 1001 kere maşallah!
Çünkü bu öyle bir iyilik hareketiydi ki yoksullukla sınanan bir evladın gözyaşını silen, yetim bir çocuğun sofrasına bereket getiren, çaresiz bir annenin yüreğine umut eken bir seferdi.
İyiliğin unutulduğu yerde, sadakanın yerini gösterişin aldığı zamanda, sessiz sedasız yürütülen bir iyilik kervanı…
Müftü Halil Uzun, bana bu projeyi anlatırken, “Hangi haneye ulaşabilirsek, işte o haneye dokunuyoruz. Hiç kimseyi ayırt etmeden, sadece Allah rızası için…” demişti.
O an sesindeki samimiyeti, gözlerindeki huzuru gördüm.
Bu işler lafla olmaz, bu işler yürekte başlar.
İşte Halil Uzun’un yüreğinde bir yangın var, bu yangın sadece kendisini değil, etrafındaki herkesi harekete geçiren bir ateş…
Efendimiz (s.a.v), “Mümin, müminin kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu yardımsız bırakmaz” buyuruyor.
İşte Halil Hoca da Ramazan boyunca her kapıyı çaldı, her mazlumun duasına ortak oldu.
Bir iftar sofrasının bereketi, bir çocuğun yüzündeki gülümseme, yaşlı bir teyzenin el açıp ettiği dua…
İşte en büyük ödül buydu.
İyiliğin reklamı olmaz belki, ama duyurulması, daha fazla hayır sahibine vesile olması açısından biz de medya grubumuzla bu hareketi duyurmak için elimizden geleni yaptık.
Çünkü iyilik anlatılmalı, iyilik yayılmalı, iyilik büyümeli…
Ama şunu çok iyi biliyorum ki bu işin gerçek kahramanı Halil Uzun’dur.
Çünkü böyle işler kağıt üstünde yazılarak olmaz, böyle işler mesai saati içinde halledilecek görevler değil.
Bu işler gece başını yastığa koyduğunda içi rahat etmeyenlerin işidir.
Bir yoksulun sofrasında ne pişeceğini dert edenlerin, bir yetimin başını okşayanların, gariban bir babanın sessiz duasına ortak olanların işidir.
Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz şöyle buyuruyor:
"Onlar, Allah rızası için yoksula, yetime ve esire yiyecek verirler. Ve derler ki: ‘Biz size, sırf Allah rızası için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz’” (İnsan Suresi, 8-9).
Halil Uzun ve ekibi, işte tam da bu ayetin sırrına mazhar oldu.
Beklentisiz verdiler, gizlice ulaştırdılar, yalnızca Allah için iyilik yaptılar.
O yüzden ben de bugün içimden geleni söylüyorum, Bu adam iyi bir adam. Bu adam gerçekten iyi bir adam.
Allah razı olsun ondan ve onun gibi yüreği güzel insanlardan.
1001 kere maşallah!
Bşze de gelse bu hoca keşke.. Yeşil Mahalledeyiz..
Müfütüyü çoğu kez uzantan gördüm. Bu hoca sert biriydi.. Demek ki içi başkaymış
Halil Uzun gerçekten bu iylik hareketi ile binlerce aileye dokundu.. Mahalle veya Semt ayırmadı..