Uzun bir aradan sonra, Kayseri'nin güncel meselelerine dair birkaç kelam etmek istiyorum. Çerçekten epey bir zaman geçmiş Kayseri'nin güncel meseleleri üzerine yazı yazmayalı. Bugün bu düşüncemden sıyrılıp, yapılan yanlışları dile getireyim dedim.Kayseri gelişen ve değişime ağırda olsa ayak uyduran bir şehir. Kurumlarda aynı hızla bu değişime uyum sağlıyor.. Fakat, kurumlar içerisindeki atama ve görevlendirmeler konusu maalesef endişe verici bir hal almış durumda.
Bir şehrin ilerlemesi ve kalkınması, liyakat temelinde şekillenmeli. Ancak son zamanlarda, bu temel prensip bir kenara itilerek, "bizden olmayan, bize yakın olmayan veya bizim adamlarımız" düşüncesiyle hareket edildiğini görüyorum. Bu anlayış, sadece Kayseri'ye zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda şehrin geleceği adına ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Kurumlar içerisinde yapılan atamalarda ve görevlendirmelerde liyakatin göz ardı edilmesi, uzun vadede olumsuz sonuçlara yol açar. Şehrin gelişimine katkı sağlayacak yeteneklerden yoksun kişilerin bu pozisyonlara getirilmesi, sadece haksızlık değil, aynı zamanda kalite kaybına neden olur.
Medya sektöründeki arkadaşlarım, bu durumu ve ne anlatmak istediğimi çok iyi anlayacaktır, "Kurum veya Müdürlük" gibi spesifik ifadeler kullanmamamın sebebi bu. Ancak, durum sadece medya sektörüyle veya değişik kurumlarla sınırlı değil. Hemen hemen her alanda, liyakat yerine "kendi adamımız" anlayışının hakim olduğunu görmek üzücü.
Bu noktada, Kayseri'nin gerçek potansiyelini en iyi şekilde kullanabilmesi için, liyakatin öne çıktığı bir yönetim anlayışına ihtiyaç duyduğumuzu vurgulamalıyım. Şehrin kalkınması için her pozisyonda en yetenekli ve donanımlı kişilerin bulunması, sadece adil bir yaklaşım değil, aynı zamanda Kayseri'ye olan sorumluluğumuz.
Sonuç olarak, "bizden biri olmayacaksa kimseye görev verilmesin" anlayışı, Kayseri'ye zarardan başka bir şey getirmez. Şehrin gerçek potansiyelini açığa çıkarabilmek, liyakati ve yetenekleri öne çıkarmakla mümkün olacak.