Bir gün kendimize şu soruyu sorsak: Müslüman kimdir?
Belki aklımıza yüzlerce tanım gelecek.
Dürüst bir insan, adaletli bir komşu, inançlı bir kul…
Ama gelin görün ki, bugünün dünyasında Müslüman kimliğini en doğru şekilde anlatabilecek bir kelime var: UNUTAN!.
Evet, unutan kişi.
Günümüz Müslümanı, köklerini, değerlerini, yaşama nedenini, hatta kendisini dahi unutan biri gibi yaşıyor.
Sanki bu dünyaya ne için geldiğini unutmuş; sadece günlük telaşların, sosyal medyanın ve maddi arzuların peşinde koşuyor.
Çoğu zaman kendini, kalbini, sevdiklerini unutur halde.
İçinde bulunduğumuz çağda, insanoğlu geçmişi ve manevi değerleriyle olan bağını zayıflattı.
Şehir hayatının, iş koşuşturmasının, tüketim kültürünün içinde kaybolmuş durumda.
Sanki ruhu eksik, kalbi yarım ve zihni sürekli bir arayış içinde…
Ancak bu arayış, çoğu zaman daha derin bir kayboluşa, daha büyük bir unutkanlığa dönüşüyor.
Bugün kaç kişi sabah uyandığında kendisine, “Bugün Allah rızası için ne yapmalıyım?” diye soruyor?
Günümüzde kaç insan gerçekten bir “emânet” olduğunun farkında?
Bu unutkanlık, sadece bireysel değil, toplumsal bir yara haline geldi.
Kötülükler karşısında sessiz kalıyoruz, adalet için sesimizi yükseltmiyoruz.
Mahallemizdeki ihtiyaç sahibi komşuyu görmezden geliyoruz; kardeşimizin acısını, komşumuzun derdini yok sayıyoruz.
Hepimiz bir yerlere yetişme telaşındayız, ama bu telaş içinde kimliğimizi, değerlerimizi, vicdanımızı unuttuk.
Hâlbuki bu telaşın içinde bile bizi ayakta tutan ve hayata anlam kazandıran şey, inançlarımız ve bağlılıklarımız değil miydi?
Unutmak, insana mahsus.
Fakat insan, Müslüman olmanın bir sorumluluğunu taşıyor.
Müslüman; hatırlayan, koruyan, iyiliği arayan, yanlışları düzeltmeye çalışan, adaletin yanında olan insandır.
Unutmak belki insanidir ama hatırlamak, bir Müslüman için gereklidir.
Gelin hatırlayalım.
Kalplerimizi, niyetlerimizi, emânet olduğumuzu…
En önemlisi, dünyaya niçin geldiğimizi hatırlayalım.
Kardeşlik hukukunu, merhameti, adaleti, sorumluluğu yeniden hayatımıza katmaya çalışalım.
Belki de yarın ilk iş, çoktandır arayıp sormadığımız bir dostumuza “Nasılsın?” demekle başlamalıyız.
Ya da ihtiyaç sahibi bir aileye yardım eli uzatarak; bir yetimin başını okşayarak…
Bir gün hepimiz bu dünyadan göçüp gideceğiz.
Ardımızda kalan sadece iyiliklerimiz ve iyiliklerle hatırlanan bir ismimiz olacak. Unutkanlıklarımıza teslim olmadan, hayatımızı hatırlayarak ve hatırlatarak yaşamaya gayret edelim.
Çünkü Müslüman, sadece unutan kişi değil; aynı zamanda hatırlayan ve hatırlatan kişidir.