Yaklaşık 2 Aydan bu yana, Anadolu’nun sesiz bir köşesinde, köklü tarihi, kültürü, muhteşem doğası, yok olmak üzere olan tarihi taş ev ve konakları, sıcak kanlı, misafirperver, yüreklerinden sevgi fışkıran insanları, yemyeşil yamaçları ve şırıl şırıl akan dereleri ile, şirin mi şirin bir köyde yaşıyorum.. Kayseri’nin hemen yanı başında, yaklaşık 20 kilometre uzakta, Gesi yakınlarındaki Darsiyak Köyü, yeni adı ile Kayabağ Mahallesi burası..
Anadolu’nun saklı kalmış muhteşem bir köşesi... Doğa ile iç içe yaşayacağınız tam bir sayfiye merkezi.. Etrafı bağlarla çevrili, insanı motive eden, huzur veren, mutlu insanların yaşadığı olağanüstü etkileyici bir atmosfere sahip ülkemizin nadide köylerinden birisi..
Hemen herkes tarafından eski adıyla, Darsiyak olarak bilinir. Kayabağ adını daha sonra almış. Yöre insanı eski adını daha yaygın olarak kullanıyor.
Kayabağ köyü eski zamanlardaki ihtişam ve güzelliğini günümüze taşıyabilmiş ender köylerimizden. Darsiyak, taş evleri, dev konakları, dar sokakları, cumbalı evleri, nakış gibi işlenmiş ahşap kapıları, birbirinden ilginç kapı tokmakları ile tarihi yaşatan bir köy... Köydeki tarihi değer taşıyan yapıların başında 1837 yapımı Yanartaş Rum Kilisesi geliyor. Günümüzde, kilise bakımsızlık ve ilgisizlik yüzünden harap halde. Köyde, konut ve samanlık olarak kullanılan iki kilise daha var. Kayabağ, su kaynakları açısından zengin bir varlığa sahip, köyün tam ortasından geçen dere, yemyeşil bir vadi oluşturarak Gesi’yi geçip Mancusun’a ordan Engir Gölü’ne kadar uzanıyor.
Kayabağ köyünün arkasında Karatepe adıyla bilinen bir tepe var. Bu tepenin arkasında, görenlerde büyük heyecan uyandıran geniş bir kanyon yer alır, bu bölgede yüksekliği 7-8 m olan bir şelale, çok eski zamanlardan kalma kaya evleri, peri bacaları seklinde oluşumlar ve halk tarafından Hasan Efengi adıyla bilinen 8 katlı mağara yer alır, bu yapı uzaktan bir kaleyi andırmakla beraber, hazine arayıcıları tarafından ülkemizdeki birçok tarihi yapı da olduğu gibi zarar verilmiş ve orijinal şeklini kaybetmekle yüz yüze bırakılmıştır. Çocukluğumda, Karatepe’ye çıkıp gece pırıl pırıl ışıldayan Kayseri’yi seyretmekten büyük keyif alırdım. Hele hele Anadolu Fuarı’nın açık olduğu günlerde, Kayseri bir başka güzel olurdu. Işıl Işıl rengarenk parlayan Kayseri’yi saatlerce seyrederdim.
Kayabağ köyü, ünü türküsüyle ülke sınırlarımızı aşmış olan “Gesi bağlarını”da bağrında barındırmaktadır. Burada yetişen kayısı, ceviz, üzüm, elma gibi meyvelerin tadına doyum olmaz.
Darsiyak’ı ne kadar anlatsamda tanıyamazsınız. Mutlaka, bir hafta sonu, Derenin içinden, göze (Su kaynağı) kadar yürümelisiniz.
BU KÖY KORUMA ALTINA ALINMALI
Kayabağ, doğası ve mimari yapısı ile acilen koruma altına alınması gereken, Kayseri’nin önemli bir merkezidir. Kayabağ’ın dar sokakları ve tarihi evleri teker teker yıkılmakta ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Köklü tarihi ve kültürel değerleri yok olmadan Kayabağ koruma altına alınmalı, dar sokakları, tarihi ev ve konakları acilen restore edilerek turizme kazandırılmalıdır. Daha ileriye gidersek, üniversiteler, mimarlık fakülteleri, akademisyenler , tarihçiler, bu bölge de araştırmalar yapmalı, günümüze kadar ayakta kalan ve yıkılmaya yüz tutmuş binalarda rölöve çalışmaları ivedi başlatılmalıdır. Kayabağ, neden bir Safranbolu, neden bir Beypazarı olmasın?
(Kaynaklar: Darsiyak-Kayabağ köyü ile ilgili araştırma ve yayın yapan Araştırmacı-Yazar S. Burhanettin Akbaş- Nur Ulusoy, Venhar Vural ve Kayabağ’ın hafızası İhya Erkan Vural’a teşekkürler.) En önemlisi, ev sahibim Erdal, Mehmet ve Mustafa Özkan kardeşlere şükran duygularımla..