Üç kızdan sonra annem beni doğurunca babam çok sevinmiş, ben büyüdükçe de babam hep benimle ilgilenir olmuştu.Beş yaşından sonra hep babamla vakit geçirdiğim. Yıllar sonra daha çok anladım.Babam analıkların elinde büyümüş çocukluğunu doya doya yaşamamış biriydi.
Kendi imkanlarıyla evlenmiş, Çifteönünde ilk oturdukları evlerinde Ermeni komşularıyla çok iyi geçinirlermiş. Sonradan İstanbul'a göçen Ermeni komşularının yıllar sonra kalenin içindeki dükkanımıza ziyarete geldiklerini bilirim.
Babam çok işlerde çalışmış, çaycılık yapmış çaycılık yaptığında çay tepsini tam doluyken elinde nasıl çevirdiklerini hala arkadaşları gördüğünde anlatırlardı.Dini bilgilerini mahalledeki hocalardan öğrenmiş bazen zikir meclislerine gitmiş onların etkisiyle de rüyalarında çok uçmuş biriydi. Zaman zaman bana anlatırdı büyüdükten sonra bir daha öyle rüyalar göremediğinden yakınırdı.
Babam kale içi no 36 numaralı dükkanımızda kolonya ve esans satardı, çalışırken bir yandan da beni büyütürdü. Sabahları bal kaymaklı pide yedirir, öğlenleri kıymalı pide, akşama ikindiye doğru lahmacun, canım ne isterse alırdı yedirir içirirdi, sanki benim yediğim ona haz verirdi.Şimdilerde bana bakışını hatırlıyorum da o bakışlarını hiç unutamıyorum.
Öğleden sonra uykum geldiğinde tezgahın arkasına serdiği ceketinin üzerine beni yatırırdı. Uyandığımda hemen bana bir şeyler içirir, tuvalete götürürdü.
Babamla kalede dükkanda olmak benim için çok kıymetli zamanlardı . Büyüdükçe babamı daha iyi tanımaya başladım.
Babam çok eli açık bir adamdı arkadaşlarına , dostlarına, akrabalarına hep yardım eder elindeki tüm imkanları kullanırdı.Hiç kimseden elindeki imkanlarını saklamazdı.Muhabbet ehliydi, yemesini içmesini iyi bilirdi. Fakirlere yardım ederdi.Namazını abdestini hiç kaçırmazdı .Hoca efendileri hep sevip sayardı.
Cemil Baba dükkanımıza geldiğinde, ona en güzel esanslarından sıkar, küçük şişeye koyduğu esansı da Cemil Babaya hediye ederdi.
Cemil Baba beni göstererek sünnet ettir dediği yılın yazında, beni babam sünnet ettirdi.Sünnet düğünümde en iyi aşçılar tuttu. Tam bir Kayseri düğün yemekleri hazırlattırdı ve tüm eş dost akrabayı davet ettirdi.
Evimiz bahçesinde havuzumuzun içini doldurmuş oyun havaları çalarken çalgıcılar arkadaşlarının ısrarına dayanamayıp havuzun başında oynarken, havuza atlayıp etrafındakileri ıslatmış şen şakrak bir adamdı .
Neşeliydi komşu oturmalarında hep güldürürdü.Morali bozuk olan komşular gideyim de Tevfik abi bizi biraz güldürsün diye ziyaretine gelirlerdi.
Arkadaşları ona soyadımızdan dolayı Kartal derlerdi. Babamda sanki küçük bir Kartal gibi ele avuca sığmayan bir adamdı. Çok hareketliydi durduğu yerde duramayan tiplerdendi.Her işini hemen yapardı.
İş hayatında da öyleydi çek, senet bilmezdi al gülüm ver gülümle çalışırlardı.Helal kazanç peşindeydi rüşvet almak vermek neydi hiç bilemedi.İhalelere hiç girmedi. Toptancılardan aldığı malın karşılığını hemen öderdi.O dönemlerde esans piyasası İstanbul da Yahudi işadamlarının elinde olduğu için onlar, zaman, zaman Kayseri'ye esans satmaya geldiklerinde kalan bakiyeleri için senette almazlardı, bir daha geldiğimizde alırız derlerdi.Babam kabul etmezdi ama onlar o kadar ısrar ederdi ki, kabul etmek zorunda kalırdı. Fakat onların gelmesini sabırsızlıkla bekler borcunu bir an önce ödemek için uğraşırdı.
Banka bilmezdi, dükkandaki küçük kasasında parasını biriktirir, oradan ödemelerini yapardı
Kredi kartı hiç kullanmadı ve bilmedi emekli olduğunda verdikleri maaş kartından emekli maaşını çekmeyi bile öğrenmedi.
Para hususunda kimseye eyvallahı olmadı.
Kimsenin yağdanlığı olmadı.
Doğru ve delikanlıca yaşadı.
El etek öpmedi.
Şimdilerde yaşadığımız zamana göre babamın çok üstün özellikleri vardı. İşte ondan dolayı benim babam evliyaydı...
Bu vesileyle tüm babaların babalar günü kutlu olsun ...
ALLAH rahmet eylesin, Cennetinde cem eylesin Yusuf abi. Hepimizi çocukluğumuza götürdün.