• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • Resmi Reklamlar
  • GÜNDEM
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • 3. SAYFA
  • MAGAZİN
  • SAĞLIK
  • SİYASET
  • KÜLTÜR SANAT SPOR TEKNOLOJİ OTOMOBİL GENEL REKLAM
  • Ara
SON DAKİKA:
18:00
Kayseri’de silahlı cinayet zanlıları tutuklandı
17:34
Kayseri’de Klip Şoku
16:56
TCMB Toplam Rezervleri 190,8 Milyar Dolara Yükseldi
15:06
Erciyes’te 2025-2026 Kayak Sezonu Kapılarını Açtı
15:03
Havacılık Öğrencilerine Müjde: ERÜ ve Çelebi El Sıkıştı
14:56
Mahmut Arıkan: 2026 Uyuşturucuyla Mücadele Yılı Olsun
14:53
Cevdet Yılmaz: Türkiye Süreçleri Şekillendiren Güç
12:04
Mülakatsız 700 Memur Alımı! KPSS P93 İçin Kritik Tarih
11:56
Her 10 Kazadan 4’ü Hızdan: Acı Tablo Açıklandı
11:21
Selçuk Amca 2026’da İki Yeni Projeyle Geliyor
11:06
GSS Prim Borcu Nasıl Silinir?
10:46
72 Yeni İlaç Daha SGK Geri Ödeme Listesine Alındı
10:36
Deprem Sonrası 11 İlde Sigortalı Çalışan Sayısı Yükseldi
10:13
Kayseri–Portekiz Ticaretinde Yeni Dönem İçin Ortak Mesaj
10:05
Sağlık Harcamalarında Dev Destek: 12,6 Milyar TL Ödeme
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
  1. Köşe Yazarları
  2. Yusuf Kartal
  3. KALE İÇİNİ ANLATMAYA DEVAM...... 
Yayınlanma: 09 Aralık 2024 - 10:15

KALE İÇİNİ ANLATMAYA DEVAM...... 

09 Aralık 2024 - 10:15
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
KALE İÇİNİ ANLATMAYA DEVAM...... 
Yusuf Kartal
KALE İÇİNİ ANLATMAYA DEVAM...... 

Hergün hareket olan yerde tabiki kavgalarda bitmez, en ilginç kavgada Yirmidokuz emmilerle, Dayı'nın kavgalarıydı.

Dayı küçük boylu çelimsiz bir adamdı yanında kardeşi ona çok benzerdi, iki kardeş çalışırlardı.

Aynı Yirmidokuz emmi gibi naylon muşamba satarlardı.

Kavgalar genelde pazar günleri olurdu.

Esnafın çoğunun açmadı zamanlarda Meydanı boş bulan bu iki esnaf yerlere muşambalarını sererek müşteri çekmeye çalışırlardı.

Bu serme işlerini yaparlarken sere, sere karşılıklı bir yerde buluşurlar yer kalmadığı için sen öte git demeyle kavga başlar, her seferinde dayıların dayak yemesiyle biterdi.

Yirmidokuz emmi onlara göre iriyarıydı birde kardeşi Alaattin abide devreye girdiğinde dayak yiyen hep dayılar olurdu.

Ama ne hikmetse ne polise şikayet olur nede karakolluk olurlardı.

Dayağı yiyin otururdu, gelecek pazar beklenirdi.

Öyle alışkanlık olmuştu ki, pazartesi dükkan açan esnaf yine küs olduklarını anlayınca, pazar günüde kavga ettiklerini bilirlerdi.

Bu kavga sanki yüzyil savaşları gibi kale yıkılana kadar devam etti.

Birbirlerine küs olarak ahirete gittiler...

Kale içinde yük taşımak için üç çeşit taşıma vardı.

Birincisi ipli, elarabalı, atarabalı taşıma vardı.

İpli hamallar yüklerin durumuna göre sırtlarına yüklerler, iplerle sarar gidecekleri yere görtürürlerdi.

Bazen öyle yüklerlerdi ki, dışardan görenler şaşırıp kalırlardı.

Nasıl taşıdıkları hala gözümüzün önüne geldikçe biz bile şaşırmaya devam etmekteyiz.

Bu hamallar içinde en ünlüleri Ali ağaydı, boylu poslu iri bir adamdı.

Sabah erken gelir ne yük olursa ipinide sarar gideceği yere götürürdü.

Zamanla işlerin azaldığı zamanlarda Ali ağaya bişeyler olmaya başladı.

Kendi kendine konuşmaya, bazende sesli küfür etmeye başladı.

Bunu gören esnafın Özellikle ihsan amcanın oğlu Hayati abi Ali ağaya yavaş yavaş takılmalara ve şakalar yapmaya başladı.

Bu takılmalar ve şakalar Ali ağayı deli etmeye başladı öyle bir hale geldi ki, kalenin içinde ''Ali ağa şarrrrrr'' diye bağırıyorlar karşılığında Ali ağanın arka arkasına söylediği küfürlere gülüyorlardı.

Ali ağa şarrr öyle ünlendi ki sadece kale değil, kapalıçarşıda, kazancılarda, camikebirde Ali ağayı görenler Ali ağa şarrrr demeleri yetiyor.

Ali ağa onlara sıra sıra küfürleri maknalı tüfek gibi sıralıyor esnafta gelen geçende gülüyordu.

Kalenin en sakin olduğu bir zamanda Ali şarrrr demek birden bire çarşıyı hareketlendiriyordu.

O artık kalenin semboli olmuştu.

Bir de zaman zaman kalenin içine değişik tipler gelirdi.

Bunlar röntgenci diye anılırlardı.

Casus filmlerindeki gibi aynalı gözlükler takarlar, beyaz gömlek , siyah pantolon, ayaklarında sıvrı burun ayakkabı ve yüzleri traşlı ve bıyıklı tipler olurdu.

Bu tipler kaleye girdikleri anda esnaf tarafından o farkedilmediği şekilde takip edilir, kadın, kıza sarkıntılık yaptığı anda hemen tepesinde biten esnaflardan bir güzel dayak yerdi.

Hali per perişan bir şekle girerdi.

Gözlüğünün camının biri kırılmış, burnundan akan kanlar beyaz gömleğe akmış coğrafya dersindeki haritalarda gördüğümüz akarsu şeklini almış, ayakkabısının biri o kargaşada kaybolmuş bir şekilde kalenin içinden çıkarken bir daha kaleye gelmemeyi tövbe ederek giderdi röntgenci.

Çocukluğumuzdan kalan bu fotoğraf, yıllar sonra böyle gözlük takan arkadaşlarımıza ne lannn röntgenci gibi diye söyler gülerdik.

Bizim dükkanın yanında Üsüğün emmi ölünce Sofuoğlu Mustafendi abi geldi.

Mustafendi abi topaktan bir adamdı.

Esnaflar  göre daha gençti ve motorsiklet  hastasıydı.

Çift motorlu Bmw' si vardı .

Ona öyle güzel bakardı ki görenlerin ağzı açık kalırdı.

Hergün ikindiden sonra, işler durgunlaştığı zamanda motoru kalenin meydanına çeker tek, tek silerdi.

Bmw motor pırıl pırıl parlardı.

Akşam üzerine kurulur giderken biz çocuklar hayran, hayran onun gidişini izlerdik.

Sonra sattı bmw'sini Java aldı.

Bmw gibi olmasada javayada aynı itinayı gösterirdi ama bizim aklımız hep bmw de kalmıştı.

Bizde büyüyünce bmw alıp binmenin hayallerini kurardık.

O bmw'ler o  dönemde trafik polislerine de vardı.

Onların bile görüntüsünü değiştirir, bize kahraman gibi gözükürlerdi.

Bazen trafik polisi olup o bmw 'ye binmeyi hayal ederdik.
Kale içinin ünlü delikanlı abileride Hayati abiydi.

İhsan amcanın oğluydu, zaman , zaman ihsan amcayla geçinemeselerde  yine dükkana gelir babasına yardım ederdi.

Hayati abiler o dönemin en şık giyinenlerdeniydi.

İspanyol paça pantolan, sivri yaka gömlek, yumurta topuk sivri burunlu iskarpinler giyerdi.

Saçları özel olarak o dönemde en ünlü berberlerinden Çağrı berber salonunda traş olur ve fön çekilirdi.

Saçlar uzun kulakları kapatırdı o dönemlerde ünlü olan Tarık Akan modeliydi.

Sonra fön çekilir öyle dışarı çıkılırdı.

Bayramlarda bu fön olayı o kadar abartılırdı ki, arafe gecesi fön çekilen saçlar bozulmasın diye, bayram namazına kadar eve gidilmez, sabaha kadar açık olan çağrı berber salonunda koltuk üzerinde uyunurdu.

Bayramda saçlar fönlü olarak gezilirdi.

Delikanlı abilerimizden Kadir abi, Hayati abinin arkadaşı ve en yakın dostuydu.

Kadir abide aynı Hayati abi gibi giyinir ve saçları fönlettirirdi.

Kalenin içinde elbise dükkanı vardı.

Çok şık giyinirdi Hayati abi ve Kadir abiyi gören kızlar bayılırlardı.

Murat 124 yeni çıktığında ilk alanlardan ve taksi olarak çalıştıranlardandı Kadir abi.

Murat 124 onlar kadar güzel bakan ve süsleyen görmemiştim.

Akşam dükkanları kapatınca arabasını bir güzel temizler babamdan aldığı vanilyalı esanları arabanın kalorifer kısmına yerleştirir arabayı çalıştırıp, kaloriferi açtığında arabanın içi mis gibi kokardı.

Hele bir direksiyona oturuş şekli vardı ki, görenlerin hiç unutamıyacağı belki de o dönemde onun başlattığı bir modaydı.

Kapıya doğra yan oturulup, sol el direksiyonda, sağ el viteste, serçe parmağı hafif kalkık tutuş şekliyle, göreni özellikle genç kızları çok etkilerdi.

Son derece bakımlı Murat 124 bir daha göremez olduk.

Hayat çok mu değişti, yoksa bizler mi değiştik anlıyamadık...

Bu yazı 936 defa okunmuştur.
  • YORUMLAR
  • FACEBOOK
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Devlet Baba... - 11 Aralık 2025
  • Sinemaya Kiminle Gitmek İsterdim? - 06 Aralık 2025
  • Öğretmenime- Mahmut Öğretmen'e - 24 Kasım 2025
  • Mahmut Öğretmen'e Sevgili Öğretmenim, - 24 Kasım 2025
  • Sessizliğin Yüzü... - 21 Kasım 2025
  • Performatif Erkek - 17 Kasım 2025
  • Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez - 13 Kasım 2025
  • Babasının Bisikleti - 08 Kasım 2025
  • Palantir - 05 Kasım 2025
  • Bir Milletin Yeniden Doğuşu... - 28 Ekim 2025
  • Köylüye Mahsus Nebatî Tasirhane - 23 Ekim 2025
  • "Bir Şey Eksik" - 16 Ekim 2025
  • Talas Tokana - 09 Ekim 2025
  • "Bir maniniz yoksa akşam annemler size gelecek…" - 07 Ekim 2025
  • Vicdanın İki Damarı: Sol ve İslamcılık - 04 Ekim 2025
  • Mustafa Amcam  - 29 Eylül 2025
  • Mansursuz Dört Yıl - 25 Eylül 2025
  • Hayatımızın Anlamı - 22 Eylül 2025
  • Mutlak Butlan ve CHP'deki Kurultay Fırtınası - 16 Eylül 2025
  • Hacı Kılıç Camii: Mahallemin Kalbi - 12 Eylül 2025
  • 1
  • 2
  • 3
Köşe Yazarları
Gökmen Çiçek.. Devletin Merhamet Eli..
Habibullah Efendigil
Gökmen Çiçek.. Devletin Merhamet Eli..
Devlet Baba...
Yusuf Kartal
Devlet Baba...
Aslı Azman
Aslı Azman
Erciyes'i Büyütmenin Anahtarı: İki Kapılı Turizm Modeli
Gezgin yazar
Gezgin yazar
Okul Harçlığım
M.Salim NURSAÇAN
M.Salim NURSAÇAN
Kapıların Ardındaki Sır
Pınarbaşı'ndan bulanır …
Güler Ruhsar Aktaş
Pınarbaşı'ndan bulanır …
Hidayetullah Göktürk
Hidayetullah Göktürk
CUMA'NIN ÖNEMİ NEDİR? 
Allah Nasıl Olmasını İstiyorsa, Aynen Öyle Olacak
Düşünen Adam
Allah Nasıl Olmasını İstiyorsa, Aynen Öyle Olacak
ANA DEDİNİZ DE!
Muhsin İlyas Subaşı
ANA DEDİNİZ DE!
Çok Okunan Haberler
İl Başkanı Okandan’dan OSB’de sanayi buluşmaları
İl Başkanı Okandan’dan OSB’de sanayi buluşmaları
Kayserili genç fenomen 9 Yıllık YouTube Kariyerine Veda Etti
Kayserili genç fenomen 9 Yıllık YouTube Kariyerine Veda Etti
Almanya'da Gurbetçiye Şok: Türkiye'de Servet Çıktı
Almanya'da Gurbetçiye Şok: Türkiye'de Servet Çıktı
Ana Sayfa
Resmi Reklamlar
GÜNDEM
EKONOMİ
DÜNYA
EĞİTİM
3. SAYFA
MAGAZİN
SAĞLIK
SİYASET
KÜLTÜR SANAT
SPOR
TEKNOLOJİ
OTOMOBİL
GENEL
REKLAM
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • GENEL
  • GÜNDEM
  • KÜLTÜR SANAT
  • OTOMOBİL
  • SAĞLIK
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.