Kentlerin kirli, sıkıcı ve bunaltıcı atmosferinden kurtulmak isteyen insanlar, kendilerini doğaya salıveriyor.
Doğa yürüyüşü yapanların sayısı giderek artıyor.
Erciyes’e, Ali Dağı’na, Kapadokya Bölgesi’ne, Yahyalı Kapuzbaşı Şelaleri’ne dilerseniz Koramaz Vadisi’ne doğru gidin, onlarca insanla karşılaşıyorsunuz. 3 kişilik, 5 kişilik yahut daha fazla insandan oluşan guruplar, sabahın erken saatlerinde yürüyüşe başlıyor ve güneş yavaş yavaş yükselip, sıcağını artırdığı saatlerde dönüş yoluna çıkıyorlar.
Son 1 ay içinde her Pazar sabah gün doğmadan yola çıkıyor, önceden belirlediğimiz parkurlarda yürüyüşe başlıyoruz.
Geçenlerde, Gesi Kayabağ Köyü yöresindeki, “Öte Dere” adı verilen, çevresi dik yamaç ve kayalıklarla, derinlikleri asırlık ağaçlarla kaplı yemyeşil bir vadinin içinden yürüyoruz..
Yürüyüş ekibinde, Kayseri’nin yetiştirdiği en önemli karikatür sanatçılarından Makine Mühendisi İlhan İncetürkmen, Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi İnşaat Mühendisi Hacı Bekir Kara, Kimya Mühendisi Doktor Bilal Özcan, Milli Eğitim eski Müdür Yardımcısı, Büyükşehir Belediyesi Spor AŞ eski Müdürü Emekli Öğretmen Mehmet Sönmez, iş adamı Esat Çorakçı var.
Güle oynaya yürüyor, zaman zaman durup spor hareketleri yapıyoruz. Ekip liderimiz İncetürkmen’in komutlarını dikkatle dinliyor, yaptığı hareketleri zorlanarak ta olsa yapmaya çalışıyoruz.
Sabahın erken saatlerinde karşımıza 3 üniversite öğrencisi çıkıyor. Sohbet edip, fotoğraf çektiriyoruz. Su Uçan Şelalesi yakınlarında kamp kurup ateş yakarak geceyi geçirmişler. Bizi uyarıyorlar, “Çevrede çoban köpekleri var. Dikkat edin” diyorlar.
Ayrılıyoruz, karşımıza bir çoban köpeği çıkıyor. Uyarıların aksine saldırmıyor, koklayıp bizimle beraber yürümeye bize yol göstermeye başlıyor.
“Öte Dere Parkuru”nda geçtiğimiz yılda yürümüştük. Buna rağmen, dönüş yolumuzu kaybediyor, dik yamaçları zorlukla aşıp düzlüğe çıkmaya çalışıyoruz. Biz yolumuzu kaybedince, bize yolda katılan çoban köpeği rehberlik yapmaya başlıyor. Dik yamaçlarda O’nu takip edip ilerlemeye çalışıyoruz. Rehberimiz, bizi Kayabağ (Darsıyak) Köyü’ne kadar götürüyor. Rehber köpek bize yol gösterdikçe, arkadaşlar, “Sen buraları çok iyi bilirdin. Sana güvendik yola çıktık. Bizi bir köpeğin eline bıraktın” diyerek alay ediyorlar.
Bir yıl önce yaptığımız yürüyüşle ilgili yazdığım yazıyı bulup okudum. Tekrar yazmaktan üşendiğim için hemen buraya aktardım.
DOĞA YÜRÜYÜŞÇÜLERİ İÇİN YENİ ROTA. DERİNDERE-ÖTE YAZI
Kayserililer, doğa yürüyüşü için kendi çabaları ile çok sayıda parkur oluşturdu. Erciyes’in eteklerinden zirveye, Ali Dağlı’nın yamaçlarından, Talas, Hisarcık, Kıranardı, Hacılar’ı çepe çevre saran bağların arasında yüzlerce insanımız doğa yürüyüşü yapıyor. Doğa’ya ilgi arttıkça, “Trekking”, “Doğa Yürüyüşü” yapan insanlara her geçen gün yenileri, onlarcası ekleniyor. Bu tür kişisel etkinlikler, kamu kurumları tarafından da destekleniyor. Belediyeler sürekli çağrı ve duyurular yaparak, insanları sağlıklı bir yaşam için oluşturulan bu parkurlara davet ediyor. Bilinen gözde parkurların başında Koramaz Vadisi geliyor. Biraz uzaklara gitmek isterseniz Yahyalı Derebağ, Kapuzbaşı, Develi, Bünyan, Erdemli, Cacabey (Erciyes), Cıfıtlar-Örenbeli (Erciyes), Öküz Çukuru (Erciyes), Meşe Dibi Çay Bağları, Serçel Yaylası, (Erciyes), Kızıltepe, Samatlı göğsü (Erciyes), Sarıgöl (Erciyes), Süt Donduran Yaylası (Erciyes), Süt Köprüsü (Erciyes), Soğanlı, Ihlara vadisi, Kartınlı (Erciyes), Koçdağ, Koramaz Vadisi ve hemen yanı başımızdaki Kapadokya, Niğde Aladağlar, Demirkazık doğa severler ve doğa yürüyüşçüleri için çok önemli bulunmaz alanlar. Geçtiğimiz hafta sonu Karikatür Sanatçısı İlhan İncetürkmen, Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bekir Kara, Sanayici İş İnsanı Esat Çorakçı ve Mimar Mustafa Ülkü ile birlikte, Kayseri’de pek bilinmeyen-tanınmayan yeni bir parkurda doğa yürüyüşü gerçekleştirdik. Gerçekten mükemmel bir yürüyüştü ve doğa öylesine büyüleyiciyi idi ki, doğa severlerin bu parkuru mutlaka tanımaları-keşfetmeleri gerektiğini düşündüm. “Bu güzel parkuru doğa yürüyüşçüleri ile paylaşmalıyım” dedim ve bu kısa gezi notunu sizler için aktarıyorum. Sabah saat 05.00 sıralarında Kayabağ Köyü’ndeyiz. Meyve bahçeleri ile kaplı Gofi bölgesinden yürüyoruz. Aşağı bağlar adı verilen üzüm bağlarını geçip Karatepe’nin eteklerinden , önce Teknecik’e, ardından yamaçları fındık ağaçları ile örtülmüş Fındıklık adı verilen bölgeye ulaşıyoruz. Yaklaşık 2-3 kilometrelik bir yürüyüşün ardından Su Uçan’a ulaştığınızda, karşınıza insanı ürperten, heyecanlandıran, büyüleyen bir manzara, güzel bir şelale çıkıyor. Yaklaşık 10 metre yükselten dökülen şelaleye, ne de güzel bir isim vermişler, Su Uçan. Belki de, şelale kelimesinin Türkçe karşılığı bu olsa gerek. Bu doyumsuz manzarayı şelalenin tepesindeki kayalıkların üzerinden seyrediyoruz. Yemyeşil söğüt, kavak, alıç ve ceviz ağaçlarının altında oturup, tek kelime konuşmadan saatlerce bu manzarayı izliyoruz. Esat Çorakcı, bölgeyi tanımlarken, “Kamboçya-Vietnam ormanları gibi” diyerek hayranlığını dile getiriyor. Dev kayaların üzerinden ilerleyip, geçit vermeyen dik yamaçlardan ağaç dallarına tutunarak dereye iniyor, Su Uçan’ın döküldüğü noktada oluşan küçük gölün kenarına ulaşıyoruz. Bu bölge, Derindere’nin, Cüzzam Hastanesi olarak bilinen, etrafı surlarla kaplı bölgenin çok daha ilerisi. Karatepe’nin Şakşak olarak bilinen dik yamaçlarının bittiği bölümde yer alıyor. Derindere, uzun bir vadi. Vahşi doğası, balta girmemiş tropikal ormanları andıran bitki örtüsü, gövdesi koskocaman olmuş kavak ağaçları, yıldırım düşmüş kökü paramparça olmuş yanmış ağaçlarla kaplı doğal- endemik bitki örtüsü, yamaçlarda yer alan mağara oluşumları ve kayadan oyma kilise yapıları ile keşfedilmeyi korunmayı bekleyen bir doğa harikası. Gümüşpınar Gölü, ördekleri ve yeşilden maviye görüntüsü ile insanı bambaşka dünyalara götürecek kadar etkileyici. Gümüşpınarı’ndan geçerken rahmetli Mehmet Özet’in bahçesinden kıpkırmızı olmuş kirazlardan yiyor, rahmet dileyip ruhuna dua ediyoruz. Vadi yürüyüşü sırasında kuş seslerine bayılacaksınız. Sabahın ilk saatlerinden başlayan ve yürüyüş boyunca sizi hiç yalnız bırakmayan kuş sesleri, yürüyüşünüze bambaşka bir tad katıyor.
Yaklaşık 8-10 kilometrelik bu parkuru kullanmak isterseniz, iyi bir yürüyüş ayakkabısı yanında, yanınızda su, baton ve zaman zaman kullanacağınız hafif dağcılık malzemeleri bulundurmanız yerinde olur.
BU KEZ, “KORAMAZ VADİSİ”NDEYİZ
Sabah yürüyüşleri çok hoşumuza gidiyor.
Pazar sabahlarını artık iple çeker hale geldik.
Bu kez rotamız, Koramaz Vadisi..
Kayseri’nin hemen yanı başında, yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta, 12 kilometre uzunluğunda derin bir vadi.
Koramaz Vadisi’ne birkaç noktadan giriş yapabilirsiniz. Bağpınar, Vekse, Turan, Ağırnas, Küçük- Büyük Bürüngüz, Subaşı köyleri vadinin çevresindeki yerleşim merkezleri.
Bir deprem kırığı olduğu tahmin edilen vadi, doğudan batıya kıvrılarak uzuyor. Ve, en önemlisi de, birlerce yıllık bir tarih ve kültür merkezi olarak bilinen bölgede yaşam hala bütün hızı ile devam ediyor. Vadi de, bugüne kadar tespit edilmiş kaya oyma 38, modern anlamda inşa edilmiş iki kilise bulunuyor. Bizans döneminde inşa edilen bu kliseler, eşsiz ve benzersiz fresklerle süslenmiş. Ayrıca, 19. ve 20. YY’de inşa edilmiş olan onlarca konak, köşk ve diğer tarihi yapıları hayranlıkla izliyorsunuz.
Koramaz Vadisi’e, Bağpınar kapısından girerek rotamızı Turan ve Ağırnas yönü olarak belirliyoruz. Yemyeşil bir vadinin içerisinden, bambaşka bir Dünya’da yürümeye başlıyoruz. Vadi boyunca şırıl şırıl akan zaman zaman derinliği 4 metreyi bulan derenin kenarından, asırlık ağaçları ve yemyeşil bahçeleri izleyerek yürüyor, fotoğraf çekiyoruz. Asırlık ağaçların büyük bölümü, yıldırım düşmesi nedeniyle yanmış, gövdesi ikiye üçe bölünerek yan yatmış durumda ilginç görüntüler veriyor.
Koramaz Vadisi, Kayseri Büyükşeahir belediyesi tarafından koruma altına alınmış ve çevresinde oluşturulan sosyal tesisler ile doğaseverlerin hizmetine sunulmuş. Ayrıca, bölgenin, 2020 yılında UNESCO tarafından sahip çıkılması gereken tarihi miraslar geçici listesine alındığını hatırlatmalıyım.
UNESCO’nun sahip çıktığı bu önemli değerimize bizlerinde sahip çıkması ve bölgenin tanıtımı için çaba harcamamız gerektiğini unutmayalım.. Bölgeyi ziyaret eden doğa severlerden bir ricamız daha olacak. Her ne kadar Büyükşehir belediyesi vadi içerisine yeterince çöp ve atık bidonu yerleştirmiş olmasına rağmen hala çöplerimizi ve pet şişeleri gelişi güzel yol kenarlarına atıyoruz. Lütfen, uyarı görevimizi unutmayalım. Vadinin temiz, bakımlı ve cazip bir merkez haline gelmesi için bizde katkı sağlayalım.