Bugün Türkiye’nin birçok şehrinde “Kültür Yolu Festivalleri” yapılıyor.
İstanbul’dan Ankara’ya, Erzurum’dan Konya’ya kadar pek çok yerde tarihi mekânlar bir rota üzerinde buluşturuluyor.
İnsanlar hem gezip öğreniyor hem de kültürel mirası yeniden fark ediyor.
Bu büyük vizyonun sahibi elbette Kültür ve Turizm Bakanlığı.
Ama işin aslı şu ki, bu fikrin tohumu yıllar önce Kayseri’de atılmıştı.
Türkiye’de henüz kimsenin böyle bir şeyi konuşmadığı bir dönemde, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki şehrin kalbine bir kültür damarı açtı.
Ona “Kültür Yolu” adını verdi.
Rota öyle rastgele değil; adeta şehrin ruhunu ilmek ilmek işleyen bir güzergâh…
Hacı Kılıç Camisi’nden başlayan yol, Selçuklu Müzesi’nden Kurşunlu Camisi’ne, Sahabiye Medresesi’nden Kayseri Kalesi’ne, Hunat Camisi ve Medresesi’nden Kapalı Çarşı’ya, Yoğunburç’tan Çukur Cami’ye, Lale Camisi’nden Kayseri Lisesi’ne, Eski Kayseri Mahallesi’nden Gülük Camisi’ne kadar uzanıyor.
Kısacası, Kayseri’nin tarihini, kimliğini ve hafızasını bir yürüyüş rotasına dönüştürmekti amaç.
Üstelik bu sadece sözde kalmadı; haritalandırıldı, tabelalarla işaretlendi, turizmle bütünleşti.
Bugün dönüp baktığımızda görüyoruz ki, Başkan Mehmet Özhaseki’nin Kayseri’de attığı bu adım aslında tüm Türkiye’ye mâl oldu.
“Kültür Yolu” kavramı Kayseri’de doğdu, şimdi ülkenin dört bir yanında kültür ve sanatla insanları buluşturan bir vizyona dönüştü.
Bazen bir şehrin ufku, ülkenin kaderine yön verir.
Kayseri’de başlatılan yolculuk da işte tam olarak böyle bir ufuk hikâyesi.
Bu vesileyle Başkan Mehmet Özhaseki 'ye Türkiye adına, Kayseri adına bir kez daha teşekkür ediyoruz...
Yusuf Kartal...






