Batılı Emperyalistlerin maşası Yunanlıların Anadolu’yu işgal teşebbüsüne ses çıkarmayanlar, bu işgale sebebin. Osmanlı Yönetimi olduğunu iddia ederek çok ağır bir dille kendi geçmişlerine hakaret etmişlerdir. 7 sırlık bir medeniyeti, çöküş döneminin sancılarını yaşayan bir iktidarın çaresizliğine fatura eden bu ihanet çetesi, Mustafa Kemal’i Samsun’a gönderen Padişah’a nasıl iftira eder? Bakın, Atatürk’ün ölümünden sonra tek parti diktasını kuran ve ölene kadar da başında duran İset İnönü, Anadolu Halkı Erzurum ve Sivas Kongreleriyle ayaklanıp, malıyla, canıyla bağımsızlık hareketini yönelirken, “Evimden dışarı çıkmadım ve hiçbir şeye karışmadım”, diyen İsmet İnönü,Kazım Karabekir Paşaya yazdığı mektupla, Amerikan Mandasını nasıl teklif ediyor? Buyurun, bu mektubun ilgili bölümünü birlikte okuyalım:
“Kardeşim Kazımcığım,
Anadolu’da halkın Amerikalıları herkese tercih ettikleri zeminde, Amerikan milletine müracaat edilse, pek ziyade faydası olacaktır, deniyor ki ben de tamamıyla bu kanaatteyim. Bütün memleketi parçalamadan Amerika’nın murakabesine tevdi etmek yaşayabilmek için yegane ehven çare gibidir….” Fakat bugün bu kanaatin kıymeti onun ihzarındadır. Avrupa'nın Amerika'nın pazarlık ettikleri bir za¬manda Amerika aleyhine bir koz göstermemektedir. Sen Erzu¬rum' a giderken korkuyorum ki seni bir şeye karıştıracaklar de¬miştin. Evimden dışarı çıkmadım ve hiçbir şeye karışmadım.
İsmet İnönü’nün bu ortamdaki tavrı bununla da bitmiyor. Yine de kendisine sonraki yıllarda Genel Kurmay Başkanlığı görevi veriliyor. Ancak neler oluyor bilmiyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi 3 Ağustos 1921’de kendisini bu görevinden ‘uzaklaştırarak’, aynı dönemde Başbakan ve Milli Savunma Bakanı olan Fevzi Paşa’yı Genel Kurmay Başkanı olarak atıyor.
Böyle sıkıntılı bir ortamda, bir insan Genel Kurmay Başkanlığı gibi stratejik bir görevden niye uzaklaştırılır?
Bütün bunlara rağmen, ben de dâhil kimse İsmet İnönü’ye ‘Hain damgasını’ vurmadı. O günün kaos ortamında yapılan çalışmalarda herkes ülkenin kurtarılması için elinden geleni yapıyordu. Osmanlı Sarayı, yıkım noktasındayken Mustafa Kemali, ‘git Anadolu’dan kurtuluş hareketini başlat”, diyerek Samsun’a göndermezdi. Böyle bir gayete çamur atmak ihanet değilse nedir? Tarihi bilmeden, sloganla toplumu kandırarak göreve gelenlerin pisliği böylece ortaya dökülüyor.
Siz, ihanet kokusu arıyorsanız işin bir de bu cephesine, daha doğrusu kendi kirli çamaşırlarınıza bakın!