Cüneyt Arkın’ı sinemamızın, daha doğrusu sinemaya canlılık kazandıran kadronun içerisindeki saygın duruşuyla tanıdım ve sevdim. Bir insanı kurtarmanın bütün insanlığı kurtarma ilahi esprisine bağlılığından olacak, İki binlerin başında yazdığım “Güneşe Uçan Kelebek” isimli romanımın kahramanı Alman Asıllı bayanın Türk Vatandaşlığına geçmesi konusunda kendisinden yardım talep etmiştim. Erinmedi, İstanbul’dan kalkıp bu mesele için geldi. Kendisiyle birlikte bu hanıma yardımcı olabilecek bütün alternatifleri denedik, ama sonuç alamadık. Bu sırada kendisiyle sohbetimiz oldu. Öncelikle Türk sinemasının durumunu sordum: “İyi ellerde iyi sonuç verir, kötü ellerde felaket doğurur”, dedi.
Bizim nesil, sinemanın tahrip edici gücünü kullanan devlet ve millet düşmanlarına karşı aktif mücadele vermiş kimselerdik. Düşünebiliyor musunuz, sinemadan aldığını sandığı güçle bir artist silahını çekip devletin hâkimini öldürebilecek imtiyazı kendinde görebiliyordu. Cüneyt Arın böyle kirli bir kimliğe sahip değildi. Ülkesini ve insanını seven bir duruşu vardı. Sanatının kendisine verdiği imtiyazı, birçoğunun yaptığı gibi şöhret budalalığına dönüştürüp istismar etmedi. Ülkesini ve insanını seven bir duruş ve tavrı vardı. Gençleri, uyuşturucu belasından ve diğer kötü alışkanlıklardan kurtarmak için programlar yaptı. Kendisine bunu sorduğum zaman çok anlamlı bir cevabı oldu:
“Biz gençlerimize tarih bilincini aşılayamadık, veremedik. Tarih bilinci olan bir genç kendini bilir. Amerikan tıraşı olmaz, Amerikan küpeleri takmaz. Tarih bilinci olan genç, Türk ve Müslüman kimliğini değiştirmez!”
Halkımızın tavrına hayrandı: “Müthiş bir halkımız var, insanın içini temizler, adamı adam eder. Böyle bir halkla aynı duyguları paylaşmak bana keyif veriyor”, dedi.
Şehirleşmenin getirdiği yozlaşmaya karşı koyabilmek için ıslah edici programlar yapmaya çalıştığını da söyleyen Arkın kaygılarını dile getirmeden de edemedi:
“İnsanlar, büyükşehirlerde adeta öğütülüyor, çok çabuk kişiliğini, geleneğini, o yaşama biçimini kaybediyor. Çok hızlı yaşıyor. Çok çabuk âşık olup çok çabuk ayrılıyor. Bütün değerlerin altüst olduğu şaşkınlık veren bazı insanlar çıkıyor sosyal medyada”,
Bu duyarlılığı gösteren sinemada söz sahibi olmuş kaç tane şöhretimiz var? Ruhu şad, mekânı cennet olsun.