Akşam üzeri aldığım ölüm haberiyle üzüldüm. Edebiyatımızın önemli isimlerinden, hikâyecilerimizden Rasim Özdenören de hayatını kaybetti.
Hikâyelerinde toplumdaki çözülmeleri yalın bir dille anlatan Özdenören, yeni bir dünya inşasında önemli rol aktörlerinden birisiydi.
Kendisiyle sıcak ilişkimizpek olmadı. Bir defa, Şubat 2013 tarihinde Çankırı’da yapılan Necip Fazıl programında bir araya gelmiştik. İkimizin de buradaki konuşmalarımızda, Necip Fazıl’ın diliyle kendi dünyamızda inşa etmeye çalıştığımız inanımıza bakıştı. Bir günlük bir programdı, konuşmalar bitti, evlerimize döndük. Ertesi günü Yeni Şafak’taki köşe yazısında, bu programdan söz ederken şöyle bir cümle kullanmıştı: “Bu programın bana kazandırdığı şans, Muhsin İlyas Subaşı ile Yücel Çakmaklı’yı tanımak oldu. ”Bir gönül muhabbetinin dillendirilmesiydi bu cümle. Bunu söylemekle o sadece bizi değil, kendisini de yüceltmiş olmaktadır. Edebiyatçılar çevrelerindeki kendi çizgisinde olan isimleri görmedikçe kendi alanlarını genişletemezler. Bu ifadesiyle, bugüne kadar genelde gördüğümüz ‘ben’ merkezli bir edebiyat tipinin dışına çıkan belki ilk isimlerden birisiydi Rasim Bey.
Hikâyelerinde toplumdaki çözülmeleri yalın bir dille anlatan Özdenören, yeni bir dünya inşasında önemli rol aktörlerinden birisiydi.
Kendisiyle sıcak ilişkimizpek olmadı. Bir defa, Şubat 2013 tarihinde Çankırı’da yapılan Necip Fazıl programında bir araya gelmiştik. İkimizin de buradaki konuşmalarımızda, Necip Fazıl’ın diliyle kendi dünyamızda inşa etmeye çalıştığımız inanımıza bakıştı. Bir günlük bir programdı, konuşmalar bitti, evlerimize döndük. Ertesi günü Yeni Şafak’taki köşe yazısında, bu programdan söz ederken şöyle bir cümle kullanmıştı: “Bu programın bana kazandırdığı şans, Muhsin İlyas Subaşı ile Yücel Çakmaklı’yı tanımak oldu. ”Bir gönül muhabbetinin dillendirilmesiydi bu cümle. Bunu söylemekle o sadece bizi değil, kendisini de yüceltmiş olmaktadır. Edebiyatçılar çevrelerindeki kendi çizgisinde olan isimleri görmedikçe kendi alanlarını genişletemezler. Bu ifadesiyle, bugüne kadar genelde gördüğümüz ‘ben’ merkezli bir edebiyat tipinin dışına çıkan belki ilk isimlerden birisiydi Rasim Bey.
Mavera Dergisini çıkardıkları yıllarda, bu dergiye ciddi eleştirilerim oldu, bunu hem çıkardığım Küçük Dergi’de yaptım, hem de mektuplarımla kendilerini uyarmak istedim. Maksadım kökte bir kanala bağlı olan insanların dallarda ayrılığa düşmemesi ve birbirlerini anlamaya çalışmasıydı.
İyisiyle kötüsüyle herkes bir hayat yaşıyor ve sonunda o sonsuz dünyaya gidiyor. Arkasında kalanların kendisini yâd etmesinden daha büyük ne olabilir ki. Resim Özdenören eserleriyle bunu başarmış ve bize kıymetli bir miras bırakmıştır. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.