Biz yıllardır hep şunu savunduk; malınız mülkünüz olabilir, paranız hadsiz hudutsuz bulunabilir, teknolojide süper güç haline gelebilirsiniz. Ancak, insanınızda bu dış donanımınızın yanında, içinden ruhunu besleyemiyorsanız, bunlar ancak sürü halinde kalabilir. Bakın bir kısım Arap ülkeleri petrodolar zengini, her şeyleri var ama iradeleri yoktur. Ruhları katledilmiş halde sürü şeklinde yaşamaktadırlar. Çünkü bu tür insanlar, mantıklarıyla değil, alışkanlıkları ve içgüdüleriyle hareket ederler, kültürü yok eden en önemli faktör de budur!
Bizim eskiden bir ‘halk irfanı’ diye bir manevi zenginliğimiz vardı, şimdi insanları şehirlere yığarak, ortak düşünce yok edildi.. Şimdi insanlar kime inanacağını ve neyi savunacağını bilemez hale getirildi. Fikri bir yorgunluk, virüs gibi duygularımızı istila ediyor. Biz bunları yazdıkça hep ilgisiz kaldık. Nihayet, ülkenin âkil adamlarından, İlber Ortaylı bakın nelere işaret ediyor:
“Yeni Türkiye, eski Türkiye’nin her şeyini telafi etti; Etmediği tek şey kalmadı diyebilirim. Tıbbiyemiz çok daha iyi, mühendislerimiz öyle, ordularımız başkalarını talim ettirecek kadar iyi, iş hayatımız, sanayileşmemiz çok önde gediyor.
İki kültürü de muhafaza eden, iki dünyaya da ait, ikisinin de üstadı dediğimiz nesiller artık kayboldu. Yeniden diriltmek için çalışıyoruz. Ama geri kalan bir şey var; o da kültür! Kaybettiğimiz canlı kültürel varlıklarımızı telafi edemiyoruz!”
Kültürünü kaybedince sosyal kimliğini de kaybedersin, yok ettiğin bu değer, toplumun omurgasıdır. Bu bozuksa, gideceğin yer köleliğe sürüklenmiş sahipsiz sahillerdir! Çünkü kültürsüzlük köksüzlüktür!
Bu millet buna layık değildir!