Batı’nın hiçbir ülkesi, senin kendilerinden bir adım önde olmanı istemez. Bugün ülkemize karşı içte ve dışta sürdürülen yıkıcı faaliyetlerin ana sebebi budur!
Sultan Abdülhamit’i bu zihniyet yıkmıştı. Lakabına Filozof dedikleri adam, Abdülhamit’i devirdikten sonra, ulufesini (ödülünü) almak için gittiği Londra’da burada köleliğini yaptığı İngiliz Elçisi onu kabul bile etmez. Zorla yüzleşince, “Siz Halifeyi tahtından indirdiniz, ama Hilafeti yıkamadınız. Bizim hedefimiz sadece Halife eğildi, onula birlikte Hilâfetti; Osmanlı bir Kuran ve bir Sancak’la İslam ülkelerini ayağa kaldırıyordu, biz, bu gücü onun elinden almak istedik”, diyerek bir de azarlayıp gönderir. Bu defa bu zavallı adam gelir, “Abdülhamit’in ruhaniyetinden İstimdat (Abdülhamid’in Ruhundan Özür) adıyla uzun bir mersiye yazar. Tabii bu özür, yeterli midir? Elbette ki değil. Çökertilen bir devletin uğradığı yıkımın getirdiği felaket daha sonra ülkenin işgaline kadar gider.
İngiliz elçisinin arabasına at olacak kadar aşağılaşan bir neslin günümüzdeki çocukları, bugün aynı talihsiz felaketin peşindedir.
Rahmetli Ziya Paşa, “İslam imiş devlete pa-bend-i terakki / Evvel yoğ idi iş bu rivayet yeni çıktı!” Yani; (Devletin gelişmesine engel olan İslam imiş, önceleri böyle bir şey yoktu, bu rivayet yeni çıktı) diyor.
Bu düşünceden hareket edilerek, 1924 Anayasası’na “Dinimiz Hristiyanlıktır yazalım”, diyen o günkü ruhu katledilmiş mürtet aydının günümüzdeki uzantıları, iktidar olma hırsı yüzünden bu ülkede yeni bir İngiliz işgali olsa sevinecekler herhalde?
Düşmanına âşık hainlerin kuşatması altındayız galiba, bundan haberimiz yoksa felaket kapıda demektir!