Riyakâr, ikiyüzlü, ahlaksız Batılı emperyalist güçler, tarihin bütün boyutlarını görmeden işlerine gelen kısımlarını kullanmaktadır. Bu da, öyle sanıyoruz ki, bugün düştükleri bataklığa sebep olmuştur. Gelecekte, başta Amerika olmak üzere, Batılı bütün ülkeler, bu vahşi tavırlarına bedel ödemeye devam edeceklerdir.
Osmanlı Tarihi uzmanı ve bu konuda çok sayıda eseri bulunan Amerikalı Tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy; “Ölüm ve Sürgün” isimli eserinde Müslümanların etnik kıyımını dehşet verici rakamlarla anlatır.
1912-22 yılları arasında Batı Anadolu’da bir milyon 246 bin 68 Türk’ün kıyıma uğradığını yazar. McCarthy, ayrıca Balkanlar, Kırım, Kafkasya ve Anadolu’da son bir asırda 5 milyon insanın katliamlara uğrayarak hayatını kaybettiğini anlatır. Yazar, Ermenilerin tehcirini diline dolayan Batı ahlakının Müslümanların yurdundan yuvasından edilmesine, sürülmesine ve öldürülmesine ses çıkarmamasını da özellikle belirtir. Biz, Hıristiyan dünyasındaki bu ikiyüzlülüğün hesabını sormadık. Ama herhalde bir soran var ki, şimdi onlar kendi katillerinin elleriyle kendi insanlarının hayatını kaybetme tehdidiyle yüz yüze kaldılar.
Rusyu örneği ortada; kendisi gibi Ortodoks olan Ukrayna’yı zayıf bir güç gibi gördü, saldırdı, ancak, ödediği bedel çok ağır. Daha da ödeyecekleri olacak elbette. Osmanlının en büyük düşmanı olan Rusya, nihai emellerinden vaz geçer mi? Ukrayna kayıpları, belki aklını başına getirir.
Biz. Batı’da Avrupa ülkeleriyle, Doğu’da Çin ve Rusya ile kuşatılmış durumda olduğumuzu unutmadan yaşamak zorundayız. Bunun farkına varmadan kendi içimizde iktidar ve muhalefet kavgası bizi onların yemi olma gibi bir zayıflığa götürür. İttihatçılar Osmanlı’yı batırdı. Yeniden bu tuzağa düşmeyelim. Yeni nesil ittihatçılar ise aynı tuzağın emrinde çalışıyorlar. Hâlbuki bu ülke kaybederse, kazananı kim olacaktır? Öncelikle şunun hesabını iyi yapmak gerekiyor: Yıkıma sebep olanların kurtulması da mümkün değildir! Unutmayalım, maşalar, ateş karşısında ellerin yakılmaması için kullanılır.