Sayın Cumhurbaşkanı son konuşmalarından birisinde, Türkçenin uğradığı korkunç erozyondan söz etti:
“Türkçenin her bir kelimesi bizim için paha biçilmez mücevher gibidir… Yabancı dillerin istilası karşısında Türkçenin korunması bugün terörle mücadelemiz kadar bir MİLLİ BEKA SORUNUNUZ haline gelmiştir. Milli Mücadele ruhuyla bunu da kazanacağız.”
Aslında çok geç kalınmış bir yakınma ve vaattir. Niye çünkü, 20 yıldır iktidarda olan bi kadro bu hatayı yeni mi fark ediyor. Biz bırak yirmi yılı, 40 yıldır bunun için çırpınıyoruz. Benim bu konudaki ilk yazılarımdan birisi Atatürk’ün pişmanlık ifadesiyle, ‘Dili Bir Çıkmaza Sürüklemişiz’ başlığıyla Yeni Düşünce Dergisinin 6 Ağustos 1982 tarihinde yayınladım. Üzerinden kırk yıl geçmiş. Aslında bu tarihten önce ve sonra onlarca defa bu mesele üzerinde durduk.
Sonuç Türkçe evimizden kovuldu,ekranlardan uzakmlaştırıldı, sokaklarımızdan atıldı, kitaplarımıza hapsedildi ve toplum hafızasında yerini bulamadı. Şimdi Cumhurbaşkanı, ‘Milli Mücadele kadar, terörle mücadele kadar’ önemli görüyor bu meseleyi. Kiminle yapacaksınız bu işi? Bu konu bugün mü 'beka' meselesi oldu? Dün neredeydi kadrolarınız? Bakın, bu ülkenin yedi yüz güzel adamı vardır, hatta yedi bin güzel adamı vardır. Etrafınızdakiler onu; “Yedi Özel Adam”a indirdi ve size ödüller verdirdi. Küstürdüğünüz diğer kitleyi nasıl kazanacaksınız?
Şimdi bu çıkışınıza da iktidar kadrolarında bulunan insanlar ‘Amaan Canım Sende!” diye bir kayıtsızlık ifadesiyle tavır alacaklar. Çünkü kadrolarda bu anlayışı besleyecek, bu heyecanı duyacak, bu gayreti gösterecek insanları bulmak çok zordur. Kalkınmayı sadece ekonomiye indirip bunun için her gün beyanat verirken, bir can sıkıntısı içerisinde dili dilimize dolamak bizi bir yere götürmüyor. Bu bir iç sızıdır; Türkiye dil açısından batıyor beyler! İçimizdeki Batı trolleri bu yönde sizin kadrolarınızdan daha fazla gayret içerisinde! Sizinkilere hele bir bakın nelerin peşindeler?